Günlük konuşma dilinde sıkça kullandığımız “travma” kelimesi psikolojik açıdan ne anlama gelmektedir?
Travma; aniden ve beklenmedik bir şekilde gerçekleşerek, olumsuz duygu ve düşüncelerin deneyimlenmesine, olayları anlamlandırabilme süreçlerinin bozulmasına ve günlük hayattaki işlevselliğin aksamasına yol açan durumlardır. Bir olay sonucunda kişi kendinin veya yakınlarının hayatına, vücut bütünlüğüne ve/veya inanç sistemine tehdit algılarsa, deneyimlenen olay travmatik hale dönüşür. Travmaya neden olabilecek olaylar büyük travmalar ve küçük travmalar olarak ayırılabilir. Kaza, doğal afetler, kasıtlı yapılan felaketler (terör saldırısı gibi), savaşlar, cinsel veya fiziksel istismar, işkenceye maruz kalma, hayatı tehdit eden hastalık tanısı alma, bir yakınını kaybetme; büyük travmalar yaratabilecek durumlara örneklerdir. Büyük çaplı olumsuz deneyimlerin yanı sıra bir de dışarıdan önemsiz gibi gözüken ancak kişinin olumsuz duygular hissetmesine ve kendisiyle ilgili “Sevilmiyorum., Değersizim., Başarısızım.” gibi olumsuz inançlarının oluşmasına neden olan “küçük travmalar” vardır. Büyük travmalar kadar küçük travmalar da özellikle küçük yaşlarda meydana geldiğinde derin izler bırakır.

Travmatik olaylar çocuklara nasıl etki eder?
Yetişkinlik hayatını da doğrudan etkileyen travmatik olaylar çocuklar için ne kadar tehdit ediciyse o kadar tehlikeli sonuçlara neden olur. Bir veya birden fazla travmatik olay deneyimleyen, kendisinin veya yakınlarının hayatına tehdit algılayan çocuklar hayata karşı güvenlerini kaybederek dünyayı tehlikeli bir yer olarak görmeye başlar. Sürekli tetikte olarak, güvenlikleri hakkında endişe duyarlar. Travmatik olayın ardından olayı anlamlandırmakta güçlük çekerler. Eğer yaşanan travmatik olay çocuklara doğru bir şekilde açıklanmazsa, çocuklar olayı anlamlandırabilmek için kendilerine göre çıkarımlarda bulunurlar, kendileriyle ve olayla ilgili doğru olmayan atıflar yaparlar. Bunun sonucunda başta Travma Sonrası Stres Bozukluğu olmak üzere birçok psikolojik problem ortaya çıkarak travmanın yarattığı etki ciddi boyutlara ulaşır.

Öncelikle, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) olan çocuklarda ne gibi belirtiler gözlenir?
Travmatik olayla ilişkili en yaygın psikolojik rahatsızlık olan TSSB’nin belirtileri şunlardır:

  • İstemsiz olarak travmatik olayların yeniden deneyimlenmesi (olayla ilgili intrüsif düşünceler, anılar, kabuslar),
  • Travmatik olayı hatırlatan her şeyden kaçınma,
  • Travmatik olay sonrası duygudurum ve bilişsel değişimler,
  • Artan uyarılmışlık hali ve tepkisellik.

Ancak çocuklarda görülen belirtiler, yetişkinlerde görülenlerden bazı farklılıklar içerir. Çocuklar, yetişkinlerdeki gibi travma ile ilgili bellek boşlukları ve görsel yeniden hatırlamalar yaşamak yerine travmayı yeniden deneyimlerken olayların sıralamasında çarpıklıklar ve zamansal bozukluklar yaşarlar. Travmayı tahmin edebilecekleri uyarı işaretleri olduğuna inanırlar ve bunun sonucunda yeteri kadar tetikte olurlarsa, uyarı işaretlerini yakalayıp gelecekte oluşabilecek travmayı engelleyebileceklerini düşünürler. Aynı zamanda, travma sonrası oyunlarla dürtüsel olarak travmatik olayı yeniden yansıtırlar ve oyunlar, çizimler, sözlü ifadelerle travmatik olayı yeniden sahnelerler.

Travma sonrası oluşabilecek diğer psikolojik problemler nelerdir?
TSSB’nin yanı sıra, travmatik olay deneyimleyen çocuklarda özgül fobiler, anksiyete bozuklukları, depresyon, öfke problemleri, cinsel olarak uygun olmayan davranışlar, kendi kendine zarar verici davranışlar, güven problemleri, düşük özgüven, sosyal izolasyon, alkol ve madde kötüye kullanımı, akademik başarıda düşüş, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve davranım bozukluğu meydana gelebilir. Travmatik olay sonrası yaşanan stres sonucunda: Mide problemleri, yorgunluk, çarpıntı, titreme, ağrı gibi fiziksel tepkiler; kaygı, üzüntü, korku, inkâr, suçluluk, panik, hayal kırıklığı, kızgınlık gibi duygular; dikkatsizlik, oryantasyon problemleri, bellek ile ilgili sorunlar, sorun çözmede ve karar vermede bozulmalar gibi bilişsel sıkıntılar; sosyal izolasyon, arkadaşlık ve aile ilişkilerinde bozulmalar, suçlayıcı ve yargılayıcı olma gibi sosyal ilişkileri olumsuz etkileyen sonuçlar işlevselliği sekteye uğratır.

Travmanın yarattığı etkilere karşı etkili olduğu bilinen EMDR çocuklara nasıl uyarlanır?
Beyinde olması gerektiği gibi işlenemeyen ve anı ağında izole olarak depolanan travmatik anılar, EMDR ile işlenerek ve diğer anılarla ilişkisi sağlanarak problemlerin ortadan kalkmasına yardımcı olur. Yapılan araştırmalarla ve deneyimlerle, çocuklara uygulanan EMDR tedavisinin en az yetişkinlerde olduğu kadar etkili olduğu ve hızlı sonuç verdiği kanıtlanmıştır. Çocuklarla çalışırken ilgili ve empatik olmayı içeren terapötik ilişki kurmak ve katılımı arttırıcı motivasyonu sağlamak önceliklidir. Ebeveynlerin de iş birliği içerisinde olmaları ve süreci desteklemeleri tedavinin etkinliği arttırır.

EMDR’nin çocuklara uygulanmasında dikkat edilmesi gereken faktörler şunlardır:

  • Öykü alma evresinde: ilk olarak çocukla birlikte aileden sorun hakkında bilgi almak, daha sonrada çocuk tek başınayken sorunu kendi gözünden anlatmasına izin vermek yararlıdır. İlerleyen süreçlerde ise çok gerekli olmadıkça ebeveynler olmadan çocuklarla yalnız çalışmak odaklanmayı ve terapötik ilişkiyi güçlendirir.
  • Rahat hissetmeyi ve gereken motivasyonu sağlamak için çocuklar yanlarında sevdikleri eşyaları, oyuncakları getirmeye teşvik edilebilir.
  • EMDR hakkında bilgi verirken ve seanslar sırasında yaş grubuna uygun dil kullanılmalı, olabildiğince yalın anlatımlar tercih edilmeli ve öz yeterliliği arttırmak için sihirli bir tedavi gibi bahsedilmemelidir.
  • Bilgi verme sırasında ebeveyn ile birlikte çocuğa güvenli yer uygulamasını göstermek hem açıklayıcı olabilir hem de EMDR’nin güvenli olduğunu gösterebilir.
  • Hazırlık evresinde ise çocukların ve gençlerin kendilerini iyi hissettikleri güvenli bir yer bulmaları desteklenmelidir.
  • Genel prosedür çocukların ihtiyaçlarına, sorunlarına ve karakterlerine göre esnetilebilmelidir.
  • Çocuklarla çalışırken soyut kavramlar olmaları nedeniyle kognisyonlar ve duygular üzerinde çok durmamak önemlidir. Bu nedenle, duyguları somut bir şekilde ifade edebilme çocuğa öğretilmelidir.
  • Duyarsızlaştırma evresinde, çocuklarda yaşanabilecek konsantrasyon problemleri nedeniyle çeşitli araçlarla, sözlü ifadelerle, müzikle, çizimlerle çocuğun ilgisini olabildiğince canlı tutmak önemlidir.
  • Yerleştirme evresinde ise, pozitif kognisyonu sunarken kabul edilebilir ve kolay bir kognisyon önerilmelidir. Okul çağından itibaren kognisyonları imgeleme yardımıyla çocuğun kendisinin çıkarması işleyiş açısından daha elverişlidir.
  • EMDR terapisi süresince hayal gücünü tetikleyen yaratıcı terapiden faydalanarak resim yaptırma, oyun oynatma, hayal kurdurtma EMDR terapisini destekler.

Araştırmalara göre EMDR’nin çocuklar için etkinliği nasıldır?

  • 2009 yılında, Rodenburg ve meslektaşlarının yayınladığı 7 araştırmayı içeren meta-analizde çocuklara uygulanan EMDR’nin, TSSB’nin tedavisinde etkili olduğu bulunmuştur.
  • 2001’de Rubin ve meslektaşlarının yaptığı bir araştırmaya göre; çocuklara yönelik rehberlik merkezinde bulunan 39 çocuk iki gruba ayrılarak bir gruba EMDR ve merkezin standart tedavisi diğer gruba ise sadece merkezin standart tedavisi uygulanmıştır. Sonucunda; EMDR uygulanan gruptaki çocukların travma bağlantılı duygusal ve davranışsal problemlerinde hızlı ve etkili bir gelişme gözlenmiştir.
  • Lewey ve meslektaşlarının 30 çalışmayı içeren meta-analizine göre ise; TSSB tedavisinde hem EMDR’nin hem de Travma Odaklı Bilişsel Davranışçı Terapinin aynı derecede etkili olduğu bulunmuştur.

Sevgilerimizle,
EMDR Ankara – (Özel Yaşam Aile Danışma Merkezi)
Hazırlayan: Klinik Psikolog Ezgi ÖZER

Kaynakça:

  1. Lewey, J. H., Smith, C. L., Burcham, B., Saunders, N. L., Elfallal, D., & O’Toole, S. K. (2018). Comparing the Effectiveness of EMDR and TF-CBT for Children and Adolescents: A Meta-Analysis. Journal of Child & Adolescent Trauma. doi:10.1007/s40653-018-0212-1
  2. Rodenburg, R., Benjamin, A., Roos, C. D., Meijer, A. M., & Stams, G. J. (2009). Efficacy of EMDR in children: A meta-analysis. Clinical Psychology Review,29(7), 599-606. doi:10.1016/j.cpr.2009.06.008
  3. Rubin, A., Bischofshausen, S., Conroy-Moore, K., Dennis, B., Hastie, M., Melnick, L., . . . Smith, T. (2001). The Effectiveness of EMDR in a Child Guidance Center. Research on Social Work Practice,11(4), 435-457. doi:10.1177/104973150101100402
  4. Shapiro, F. (2001). Eye movement desensitization and reprocessing (EMDR): Basic principles, protocols, and procedures. New York: Guilford Press.